ANLAŞALIM

6
3637

 

Kader İMAMOĞLU
Yaşamlarımız bir dizi hayal kırıklığı ve alınganlıklar zinciridir. Hayal kırıklıklarımızın altında beklentilerimiz yatar bunun sebebi karşımızdaki kişinin bizim isteklerimizden haberdar olduğu varsayımından yola çıkar. Bu istekler gerçekleşmediği zaman kırılır üzülür inciniriz bunun negatifliği devam eder ve bu varsayımlar çoğalır üst üste yığılır. Oysa pek çok insanla iç içeyiz.

Bizim sorunumuz ne biliyor musunuz eğer birisi bizi seviyorsa ne istediğimizi ne hissettiğimizi bilmesi lâzım!. En yakınlarımıza zannettiğimiz kadar açık ve anlaşılır değiliz bazen kendimize bile değiliz. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla problemlerimiz oluyor sorun çıkmasın diye şu “yüz yüze bakıyoruz” lafı yok mu bunlar bizi mahvediyor daha çekilmez hale getiriyor. Aslında bir aksiyon yapmak lâzım daha sağlam temeller için ne yapalım? Buldum! kullandığımız sözcükler. Biliyor musunuz dünyadaki tüm canlılar içerisinde sözel iletişim kurabilen tek canlı türü insandır. Ama biz sözlerimizin kendimize nasıl bir gerçeklik yarattığının farkında değil gibiyiz bunun farkında olmadığımız için sözlerimizi kötüye kullanıp kendimize cehennem yaratıyoruz. Aslında pek azımız konuşmasını öğrenir ondan sonra konuşuruz. Konuşmasını bilen kimselerin ölümü büyük bir boşluk yaratır yokluğu uçurum şeklinde hissedilir.Konuşmasını bilmeyen insanlar ise florans lambası gibidirler ışık olsalar bile kulakları tırmalayan sesleri nedeniyle sönmesini tercih ederiz bizim sorunumuzda bu ya karanlıkta kalmayı tercih ediyoruz.

İç ve dış bütünlüğü samimiyet önemsizdir demiyorum ancak pervasız bir üslubun samimiyetle alakası yoktur. Biz gelişi güzel beyanlarda bulunmayı seviyoruz, dobra dobra konuşmayı, muhatabımızı tahkir etmeye, fıtratı bahane etmeye…Kendimden örnek vereyim bu anlattıklarım kısmen benim. Sorunlarımı o an çözmeyi değilde karşımdakine saldırıp tatmin olmayı seçiyordum. Ne kadar da zavallı ama durum bir o kadar da kontrollü…Zamanla öğrendiğim tek şey şu dilimi tutmak oldu karakterimi değiştiremem, ama tavırlarıma dikkat edebilirim.Bu sözle yola çıktım sanırım doğru yoldayım.
Evet ‘ahmağın kalbi dilinin ucunda akıllının ise sinesinin en uç burcundadır’. Demek ki biz ne yapmalıyız kalbimiz dilimizin ucunda olmayacak,dilimiz kalbimizin gerisinde olacak her doğruyu her yerde söylememek için dilimiz kafamızdan büyük ve uzun olmamalı. Tamam o zaman anlaştık unutmayın insana insan lâzım…

Paylaş
Önceki İçerikİnsan geçmişinin esiri, gününün misafiri, geleceğinin yabancısıdır.
Sonraki İçerikGerçekten Anlatıldığı Gibi mi, Yatçılık?
Dünyada bir iz bırakmak, güzel işler yapıp kalplere dokunmak, insanları zaman zaman düşündürmek, okumaya teşvik etmek, alıp başını çığ gibi büyüyen cehalete bir dur diyebilmek, sonraki nesillere ve şuankilere hatta kendimde dahil iyi birer insan olmanın neler gerektirdiğini bulmak göstermek, iyiliğin mutlaka birgün kötülüğe galip geleceği inancını büyütmek ve sorunun aslında ağaçta, gökyüzünde, yağmurda, karda, güneşte, ayda, duvarda değil insanlarda olduğunu ve herkesin, herşeyin değişebileceğini göstermek amacı ile yola çıkmış elinden geldiğince yazmaya çalışan sıradan bir birey. :)

6 YORUMLAR

  1. Güzel ve bir o kadar da ders alınması gereken bir yazı. Kusurlarımız nasıl da alenen göz önünde. Devamını bekliyoruz diğer yazıların.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here