Merhaba Sariç

0
1651

MERT ATAL

Kasvetli ve renginin gitmişliği soğukluğa vurmuş, derisinin sürülü topraklarına kırağı düşmüş, anızların toprağı kısırlaştırdığı mevsimlerle günlerin karışımı küskün bir gün sabahından dolambaçlı yüreğine sesleniyorum, yokluğun ömrümün enkaz alanı ve benim kemiklerim paramparça bu göçük altında.

Ahvalim; dingin bir dağın yamaçlarına sığınmış, tufanla mücadele eden gelinciğin kara dantelleri arasına sığınmış, ürkek ve özgür polenlere ayna tutuyor.

Ahvalim; yokluğunun kara günlere bölünmüş ağıtlara sinişi kadar müptezel. Değmiyor da zaten şu sıralar hicranına göğüs kafesimin demir parmaklıklarına tutturulmuş pas kokan prangasıyla kimseler. Metruk mahalli dervişlerin içimde ki neşeyi dövüşlerinden sonra hicrete uğrayışıma kızdı masanın kenarına sızmış ‘havar’larım. Üstelik körüm. Pörsük organlarımın direniş ve kalkışmalarına karşı mücadele edecek mecalim de yok.

Düşünsene bu ahvalin kirletilmiş penceresinde vuku bulan tanrısal bir olay var. Her düş açışla yeşeren çiçekler var pervazların karanlık şehirlerinde. Düşünsene yılmış ruhun sığındığı bedendeki enkazlara rağmen tek düşle iyileşmesi var. Şükür ki sen varsın, yokluğun bu denli savaşların ortasında çırılçıplak kalmış namlunun ucundaki mermi kadar öldürücü olmasaydı, her düş açışla yeşermezdim, yeltenemezdim yeniden mayalanmaya Havva’nın rahminden.

Merhaba Sariç. Şimdi uzak bir yolculuğa çıkmak için bavulunu hazırlayacak, yoluna susamış satırların arasına sığınan ben. Kapının önüne gelecek. Parmak uçlarında ki izleri teker teker öldürüp iz olacak. Masanın karışıklığında ki en aykırı hislerin mürekkep döküntüsü olarak duracak, yorgun lambanın dibinde. Ara ara seni görecek. Ara ara seni duyacak. Ara ara sana dokunacak. En önemlisi çürümüş bedeni biraz da olsa rahatlayacak. Bana iyi bak olur mu Sariç?

Seni hep seveceğimden hiç şüphe duyma olur mu ? Bu şüphe ihanetimden ziyade intiharım olur yoksa.

Paylaş
Önceki İçerikÜsküp’ten Notlar
Sonraki İçerikHicran
Dünyada bir iz bırakmak, güzel işler yapıp kalplere dokunmak, insanları zaman zaman düşündürmek, okumaya teşvik etmek, alıp başını çığ gibi büyüyen cehalete bir dur diyebilmek, sonraki nesillere ve şuankilere hatta kendimde dahil iyi birer insan olmanın neler gerektirdiğini bulmak göstermek, iyiliğin mutlaka birgün kötülüğe galip geleceği inancını büyütmek ve sorunun aslında ağaçta, gökyüzünde, yağmurda, karda, güneşte, ayda, duvarda değil insanlarda olduğunu ve herkesin, herşeyin değişebileceğini göstermek amacı ile yola çıkmış elinden geldiğince yazmaya çalışan sıradan bir birey. :)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here